MENÜM

Ana Sayfa Photoshop Bilgisayar Yardım Merkezi Msn Web Tasarım Bizim City

31 Ekim 2014 Cuma

reklam alım

MODA NEDİR ? NE İŞE YARAR

Moda insanların ben gündemi takip ederim ona yakıştıysa  ooo   bende nası duru o  ya  saçmalıgıdır
Gencim güzelim herkes alıyo herkes giyiniyo benim neyim eksik
Kim ne giymiş nası olmuş   e parada fok gibi  almasan olmaz şimdi falan falan falan
Örf adet  gelenek görenek oo   onlar geçmişte kaldı sen bu gün ne giyililiyo ona bak  Anam şalvar giyerdi bendemi giycem (yumurta kabuk olayı)
Ama  nokta nokta ünlü açmış her yanını bende onu giyim açıyım  ......    ......
Pekiii sana  bak bu moda diyenler ceplerini dolduruken sen napıyosun
Olmayan yada az olan maddi gücünle(maddi durum tavan olanlar istisna ve müstesna)  bi nevi çşşş  yarışına giriyosun benim neyim eksik falan tripleri

AÇ GÖZLERİNİ KARDEŞİM SEN MODA PEŞİNDE KOŞARKEN MİLLET CEBİNİ DOLDURUYO   O PARALARLA KARDEŞLERİNİ ÖLDÜRÜYO (Kimlerin kardeş oldugunu öğren ama önce)

BİRBİRİMİZİ TANIMIYORUZ GEÇ ONU   KENDİMİZİ TANIMIYORUZ  AMA SORSAN
HMM BİLİYOM BEN ONU
HII  BENDE BİLİYOM
HMM BEN DAHA ÇOK BİLİYOM

NE DEMİŞ BÜYÜKLER

BİLMEK MARİFET DİYİL YAPMAK MARİFET
YAPMAKDA MARİFET DİYİL OLMAK MARİFET

BAK BAKALIM BEN NE OLDUM DİYE KENDNE(Sahte ikiyüzlü yalancı haram helal karışmış faiz alan veren Allah ı (CC)ve Resulünü (AS)  unutmuş  ben ben diye ortalarda gezen bi şey ama ney  işte öle bişey kul diyil ama  kul diyil     kul böyle olunmaz zaten   mahluk olmuşuz haberimiz yok vah bize vahlar bize)


BEN BAKMAYA BAŞLADIM AMA AYNADA SADECE BİR YALAN GÖRDÜM
YA SEN ?


DUR DEMİYECEKMİSİN HAYATA BEN NAPIYORUM  NEDEN HAYATTAYIM  NEDEN YAŞIYORUM  KİM İÇİN YAŞIYORUM  SORMIYACAKMISIN KENDİNE

HERKESİ BIRAK BİR KENARA
YADA BIRAKMA BAK ONLARA NELERİN PEŞİNDE KOŞUYOLAR
NE BOŞ İŞLERLE UGRAŞIYOLAR

ELBETTE VARDIR İÇİMİZDE AKILLI İNSANLAR
NEDEN YAŞADIGINI BİLEN HEDEFLERİ OLAN AMA ALLAH  I  UNUTMADAN RESULÜNÜ UNUTMADAN
CEBİNDEKİ PARAYI CEBİNDE TUTAN KALBİNE SOKMAYAN

DEVAMI OLUR İNŞ YETER ŞİMDİLİK  DÜŞÜNELİM BİRAZ HEM SİZ HEM BİZ

29 Ekim 2014 Çarşamba

SUBLİMİNAL MESAJ NEDİR

SUBLİMİNAL MESAJ SİZ FARKINDA OLMADAN BİLİÇ ALTINIZA GÖNDERİLEN GÖRÜNTÜ SES VB ŞEYLERDİR

SİZ FARKINDA OLMADAN BİLİNÇ ALTINIZA KAYDEDİLİR  VEEEE
KARARLARINIZI  ETKİLER
SİZ ARTIK PROGRAMLANMAYA BAŞLAMIŞSINIZDIR

SAÇMA  MI   VİDEOLARA BİR GÖZ AT

DEVAMIDA GELİCEK İNŞALLAH

BÖLÜM 1


https://www.youtube.com/watch?v=mE3ddwTpRws


BÖLÜM 2



https://www.youtube.com/watch?v=PKO066l6IFY

BÖLÜM 3


https://www.youtube.com/watch?v=BaZ9ZTKFfbw

SUBLİMİNAL MESAJ NEDİR 2

                             ANİMASYONLARLA SUBLİMİNAL MESAJ GÖNDERME

SUBLIMINAL BİLİNÇALTI ETKİLEME TEKNİĞİ


Subliminal Nedir? Hangi alanlarda kullanılır? Yenilir mi?Aklıma takılan bir soruydu ve sadece sizler için Çok çeşitli yerli ve yabancı kaynaktan araştırdım ve işte sonuçlar.
Subliminal nedir?Bilinçaltını fark ettirmeden etkileme yöntemi ve bilimselliği kanıtlanmış.

Gözümüzle göremediğimiz, kulağımızla duyamadığımız fakat beynimizle alğılayabildiğimiz mesajlarla karşı kayşıya kalma durumu ve sanırım bunun yüzünden böyle bilinçsiz bir toplum olduk çıktık.
Subliminal'in Kullanım Alanları nerelerdir?
Tabiki başta reklam sektörü, genellikle görsel materyellerde kabaca saniyenin yirmide biri gibi bir zamanda belirip kaybolan ve gözümüzle görmemizin imkansız olduğu fakat sık tekrar ile bilinç altımıza kaydolan unsurlar.

Örnek olarak ABD.de bir Sinemada yapılan deneyde film perdede oynarken saliselik görüntüler halinde ‘patlamış mısır ye’ ve ‘Cola iç’ sloganları çıkıyormışlar. Seyirci bu sloganları bilinciyle algılayamadığı halde, bilinçaltına hitap eden bu sloganlar sayesinde Cola satışlarının yüzde 18.1, patlamış mısır satışlarının ise yüzde 57.7 artmış.
Gerçi bunu RTÜK yasaklamış ama acaba kontrol edebiliyorlarmı, yoksa onlarıda mı etkilediler buda ayrı bir soru.


CİNSEL ÇAĞRIŞIM

TEK GÖZLÜ TANRI SİMGESİ

CİNSEL ÇAGRIŞIM
SUBLİMİNAL MESAJ NEDİR  

TEK GÖZLÜ TANRI SİMGESİ(İLÜMİNATİ)

ÇERÇEVEDEKİ RESME DİKKAT


CİNSEL ÇAĞRIŞIM




AYA ÇIKILDIMI FOTOLAR ORJİNAL FOTOLAR

AYA ÇIKILDIMI 3

AYA İNİŞ VİDEO KASET KAYIP

İŞİN GARİBİ  BUGÜNKÜ TEKNOLOJİYLE
MANYETİK BANTLAR İNCELENEBİLİR
YALAN VARSA ÇOK KOLAY ORTAYA ÇIKABİLİR

Reuters'in haberine gore NASA 27 yil once gerceklesen insanoglunun ay'a ilk ayak basisina ait orjinal kayitlari kaybetmis. NASA sozcusu Grey Hautaloma "abi valla uzunca bi suredir gormedik kayitlari, bi yildan beri ariyoruz ama nafile..." ve "ya aslinda cok onemli de degil, nasil olsa o ya da bu formatta kasetlerdeki butun kayitlar elimizde zaten mevcut" a tekabul eden birseyler gevelemis ve hemen ardindan eklemis: " abi zaten bulsak da belki calismayacaklar, biliyosunuz iste manyetik seritli kasetlerin ortak sorunu yillara dayanamiyorlar ya, resmi evraga bakiyoruz biz yine de, en son kime verdik ki, allah allah!!?..."

Isin esprisi bir yana, basin sozcusunun aciklamalarini okuyunca bu adamin Turk olup olamayacagini dusundum ciddi ciddi. E bi de bu kayitlarin sahte oldugunu iddia eden bazi gruplar var, o konuya hic girmeyeyem artik. Zaten yeterince dalgasini gecmis millet.

Ay'a inisin orjinal kayitlari kayip






SKANDALIN DİBİ
:))


HABER 2


ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Araştırmaları Merkezi (NASA), aya ilk ayak basma görüntülerinin yer aldığı video kasetin kaybolduğunu duyurdu. 21 Temmuz 1969 yılında kaydedilen görüntülerin bulunduğu kasetin, 1.5 yıldır arandığı ancak halen bulunamadığı belirtildi.

NASA, Apollo 11 ile uzaya gönderilen Neil Armstrong'un aya ilk ayak bastığı görüntülerin orjinal kopyasının kaybolduğunu duyurdu. NASA Sözcüsü Ed Campion, Goddard Uzay Merkezi'nde 1.5 yıldır araştırma çalışmalarının sürdüğünü ancak şu ana kadar orjinal video kasetin bulunamadığını dile getirdi.

İçeriğinde Neil Armstrong tarafından söylenen, "Benim için küçük, ama insanlık için büyük bir adım" ifadesinin yer aldığı, 21 Temmuz 1969 tarihli kaydın bulunması için çalışmaların sürdüğünü, bu noktada emekli olan personelin de yardımlarının alındığını söyleyen Campion, kasetin Gaddord Uzay Merkezi içinde bir yerlerde olduğunu ancak bulunamadığını vurguladı.

Apollo 11'in misyonunun orjinal görüntülerinin yer aldığı kasetin, California'daki Goldstone, Honysuckle İstasyonu ve Avustralya'daki Parkes Gözlemevi tarafından kaydedildiği ifade edilirken, ekip lideri Armstrong ile Buzz Aldrin ve Michael Collins'in görüntüleri eş zamanlı olarak televizyon kanalları tarafından da yayımlanmış ve dünyada milyonlarca kişi tarafından izlenmişti.

AYA ÇIKILDIMI SORU CEVAP

İDDİALAR NELER

İnsanoğlunun Ay'a gitmediğini savunanların görüşleri aşağıdaki şekilde ikiye ayrılabilir:
Tam sahtekârlık: Apollo uçuşlarının tamamen sahte olduğunu savunanların görüşü. Çeşitli kaynaklarda teknolojinin 1970'lerde henüz yeterince gelişmediği, Van Allen radyasyon kuşaklarının bu yolculuğa izin vermeyeceği gibi iddialarla birlikte yer alır.[5]
Kısmî sahtekârlık / insansız iniş: Bu görüşe göre insanlı bir uzay aracı Ay'ın yörüngesine oturtulmuştur, ancak uzayadamları Ay yüzeyine inmemişlerdir. Bu iddianın dayanağı da Ay'a iniş ve kalkışı gerçekleştirecek teknolojinin çok karmaşık olmasıdır. Bu iddianın bir çeşitlemesine göre, Ay yüzeyine insansız araçlar inmiş olabilir. Sahtekârlık olduğunu savunanlar, Ay yüzeyindeki lazer yansıtıcıları gözlemlenebilir cisimleri bu şekilde açıklamaktadır. Yine bir başka çeşitlemeye göre, Apollo tasarısı yeterince hızlı ilerlemeyince ABD Uzay Yarışını kaybetmekten korktu ve ilk Apollo uçuşlarını sahte olarak düzenledi.
Sahtekârlık için öne sürülen nedenler[değiştir | kaynağı değiştir]

ABD'nin böyle büyük bir sahtekârlık yapması için ortaya konan nedenler şunlardır:

1. Uzay Yarışı: ABD, Sovyetler ile büyük bir prestij yarışına girmişti ve kaybetmemesi gerekiyordu. Sahtekârlık teorisyenlerine göre ABD'nin aya gerçekten gitmesi, bu sahtekârlığı düzenlemekten daha pahalı ve riskliydi. Sahtekârlık sayesinde ABD ucuz bir zafer kazanmış oluyordu.

Buna cevap olarak, yine Uzay Yarışı nedeniyle ABD'nin böyle bir sahtekârlık yapmasının daha riskli olduğu, ABD'nin rakibi Sovyetler Birliği'nin elindeki geniş imkânlarla bu sahtekârlığı ortaya çıkartarak bir propaganda zaferi kazanması riskinin büyük olduğu, tüm dünya medyasını ve Sovyetler'in gözü önünde inandırıcı sahtekârlık yapmanın maliyetinin çok yüksek olduğu belirtilmiştir. Sovyetler Birliği, ABD'nin Ay'a ayak bastığının doğru olmadığını asla öne sürmemiştir. Ancak Sovyetler, Apollo Projesi'nin başarıyla Ay'a insan göndermesinden sonra kendi Ay projelerinin varlığını inkâr etmiş, asla Ay'a insan göndermeyi hedeflemediklerini öne sürmüşlerdir.

2. Gündem: Böyle bir nedenin varlığını iddia edenlere göre, o günlerde ABD gündemde olan Vietnam Savaşı'nı gündemden düşürmek istiyordu. Savaşı bir süreliğine unutturmak için ABD'nin karşısındaki diğer süper güç olan SSCB'nin uzay başarılarını geride bırakarak dünya gündemini değiştirmeyi amaçladılar.

Ancak bu durum, sadece iddia edilen sahtekârlık için değil, tarihsel olarak gerçek olan Apollo Projesi için de bir nedendir. Apollo Projesi'nin başarısı, sadece Vietnam Savaşı değil, o dönemde ABD hükümeti aleyhine oluşabilecek tüm hususları gündemde geri plana itmek için Soğuk Savaş koşulları altında bir propaganda aracı olarak kullanılmıştır.

3. Para: Apollo tasarısına aktarılan para, tasarının başındakiler tarafından alıkonmuş, artan küçük miktarla sahtekârlık yapılmış olabilir.

Bu denli geniş çaplı olduğu iddia edilen bir sahtekârlığın küçük bir bedelle yapılması mümkün değildir

4. Risk: Apollo tasarısı o kadar riskliydi ki, gerçekten denenseydi o dönemin teknolojisiyle başarısız olma ihtimali yüksekti. Bu nedenle yöneticileri sahtekârlık yapma gereği duydular.

Oysa Apollo Projesi'nin çeşitli aşamalarındaki teknolojiler, yani uzaya insan göndermek, uzay giyisisiyle yürüyüş, iki uzay aracının kenetlenmesi, Ay yörüngesine uzay aracı sokmak, Ay'a yumuşak iniş (insansız) vb. Apollo 11'den önce başka uçuşlarda başarılya gerçekleştirilmişti. Ay'a insan göndermenin o dönemin teknolojik imkânlarının ötesinde olmadığı, Sovyetler Birliği'inin de benzeri bir projeyi ABD ile aynı anda yürütmesinden de anlaşılabilir. (Sovyet projesi geç kaldığı için iptal edilmiş, varlığı yıllarca inkâr edilmiş, ancak Sovyetler'in yıkılmasından sonra ortaya çıkarılmıştır.)
İddiaların dayanakları ve cevaplar[değiştir | kaynağı değiştir]

İDDİA 1. Aya iniş fotoğraflarındaki ışıklandırmanın yapay olduğu savı. NASA'nın Ay yüzeyinde kullandıkları tek ışık kaynağını güneş olarak belirtmesine karşın fotoğraflarda bu tezi çürüten gölgeler olduğu iddiası.

CEVAP 1. Ay yüzeyindeki tek ışık kaynağı güneş değildir. Güneş ışığı, ay yüzeyinden yansıyarak farklı açılardan gelen bir ışık kaynağı oluşturur. Tüm Apollo inişlerinde gökyüzünde bulunan Dünya da Ay yüzeyini aydınlatan kuvvetli bir ışık kaynağıdır. Dünya, Ay yüzeyini Ay'ın Dünyada görünen ışığından daha kuvvetle aydınlatır.

Venera 13 sondasının Venüs yüzeyinde çektiği fotoğraflardan biri. Dışarıdaki sıcaklık, Ay'da görülenden çok daha fazla, 457 °C'tır.

İDDİA 2. Ay yüzeyinde sıcaklığın -170° ila +150°C civarında olması nedeniyle aya gerçekten inmiş olmaları durumunda Neil Armstrong ve Buzz Aldrin'in fotoğraf makinelerinin vesaire erimiş veya donmuş olmaları savı

CEVAP 2. "Donma" suyla ilgili bir olayı kast ediyorsa, ay yüzeyinde nem yapabilecek su bulunmadığı için mümkün değildir. Makinelerin kendileri kast ediliyorsa, zaten katı hâlde, yani "donmuş" durumda olan metal, elyaf ve camın tekrar donması riskinden bahsetmenin anlamı kalmamaktadır. Ay yüzeyindeki sıcaklık yüksek olmakla birlikte, fotoğraf makinelerinin aksamını eritecek denli yüksek değildir. Isının fotoğraf filmlerine ulaşması, ısı önleyici optik kaplama ve boyalarla sağlanmıştır.

Uzayda, uçarken veya Ay ve diğer uzay cisimlerinin yüzeyinde fotoğraf çeken insanlı ve insansız çok sayıda başka uzay aracı vardır. Bunların bir kısmı Uzay Yarışı'nda ABD'nin rakibi olan Sovyetler veya başka ulusların araçları tarafından çekilmiştir. Mesela Sovyetlerin Venera araçları Ay'dan çok daha sıcak (457 °C) olan Venüs yüzeyinde fotoğraf makineleriyle çekim yapmıştır. Yine Sovyetlere ait Luna serisi araçlar, Ay yüzeyinde fotoğraf makinesi kullanmış, görüntüleri dünyaya iletmişlerdir.
Medyayı oynat
Apollo 17 LM'nin Ay'dan havalanmasını gösteren televizyon kaydı. Ateş veya duman çıkmadığı görülmektedir. Basınç olmayan uzayda roket motorlarından çıkan gazların arkada görünür bir iz bırakmaması normaldir.

İDDİA 3. Bazı video görüntüleri: Mesela A-15 filminde bir astronotun omuz hizasından cisimleri bırakış sahnesinde cisimlerin hızı ve katettikleri mesafe analiz edildiğinde bu görüntünün ya Dünya'da çekilip yarı hızda oynatıldığı ya da ayda olduğu iddia edilen astronotun sadece 115 santimetre boyunda olması gerektiği iddia edilmiştir. Atmosfersiz ve dolayısıyla rüzgarsız ve oksijensiz ay yüzeyinde Amerikan bayrağının dalgalanması ve LEM örümceklerin Ay yüzeyinden kalkarken ateş ve duman çıkarmalarının imkânsızlığı öne sürülmüştür.

CEVAP 3. Bayraklar astronotların bayrağı dikmesi sırasında titreşimden ve yanından geçerken statik elektriklenme nedeniyle kıpırdamıştır. Bunun dışındaki "dalgalanma" hissi, bayrakların buruşuk gözükmesinden kaynaklanmaktadır. Filmlerde bayrağın (dikilme sırasındaki titreşim bittikten sonra) hareket etmediği görülmektedir.

İDDİA 4. 1969-1972 yılları arasında devam eden Apollo projesinden sonra NASA'nın bir daha aya gitmekteki isteksizliği .

CEVAP 4. Apollo Projesi, Uzay Yarışı'nı kazanmak için yapılmıştı. Yarış bir kez kazanıldıktan sonra pahalı Ay uçuşlarını sürdürmek için gerek kalmadı. Nitekim Sovyetler de yenildikleri ortaya çıkınca kendi Ay projelerini iptal ettiler.

İDDİA 5. Astronotları 6 kere aya gotürüp getiren LEM araçlarının bu olaylardan önce veya sonra tarafsız otoritelerce test veya tetkik edilmediği savı.

CEVAP 5. Ay'a inişte kullanılan LM modülü Dünya'ya dönmek üzere tasarlanmamıştır. Başarıyla Ay'a inilen uçuşların LM modüllerinin iniş kademeleri Ay yüzeyinde indikleri noktadadır. Dönüş kademeleri ise görevini tamamladıktan sonra yine Ay yüzeyine düşmüştür. Ay'a iniş yapamayan Apollo 13'ün LM modülü Dünya atmosferine girerken yanarak yok olmuştur. Dolayısıyla bu modüllerin iniş sonrasında kimse tarafından test veya tetkik edilmesi imkânsızdır. Uçuş öncesinde ise tüm modüller pek çok teste tabi tutulmuştur (titreşim, yalıtım, iletişim, vs.)

LM modüllerinin son derece iyi test edildiği, hiçbir uçuşta önemli bir sorun çıkarmamasından da anlaşılmaktadır. Apollo 13 görevi sırasında LM, tasarlandığı başlıca amaç olan Ay'a yumuşak iniş yapmak ve geri dönmek dışında bir amaçla, astronotlar için bir tür cankurtaran sandalı olarak kullanılmış, diğer Apollo modüllerini başarılı olarak Dünya'ya kadar taşımıştır.

İDDİA 6. 1969'ların teknolojisiyle aya canlı yayın yapabilecek TV ekipmanı götürüp çalıştırmanın imkânsız olduğu savı.

CEVAP 6. Apollo projesinin kameraları Westinghouse firması tarafından 1964'te kazanılan bir ihaleyle uzay koşullarında çalışabilecek şekilde geliştirilmiştir. Bu konudaki bir sahtekârlık yapılsaydı, sadece NASA değil Westinghouse firmasını da kapsaması gerekirdi. Dahası, Apollo - Soyuz Test Projesi'nde Sovyet uzayadamlarının gözleri önünde aynı kameralardan çekim yapılmış ve dünyaya iletilmiştir.

1960'ların teknolojisiyle uzayda çekim yapabilecek TV cihazları ve elektronik devreler üretmek mümkündür. Nitekim 1961'de Yuri Gagarin ilk insanlı uzay uçuşu sırasında Sovyetler tarafından üretilen bir TV cihazından kaydedilen görüntüleri dünyaya iletmiştir. Yine Apollo Projesi'nden önce Ay'a iniş yapan insansız Surveyor araçlarının üzerinde de TV kameraları bulunuyordu, o kameralardan yapılan yayınlar da Dünya'ya iletilmiştir. Hatta Surveyor 3 adlı insansız ay aracının kamerası, yayın yaptıktan iki buçuk yıl sonra aynı bölgeye inen Apollo 12 astronotları tarafından sökülerek dünyaya geri getirilmiştir.

Öte yandan Sovyet Luna programındaki uzay araçları da ay üzerinden televizyon yayını yapmışlardır. Bu, o dönemde Ay yüzeyinden TV yayını yapabilecek teknolojiye sahip tek ülkenin ABD olmadığnı göstermektedir.

Apollo Projesi'nden iki yıl önce Ay'dan TV yayını yapan insansız Surveyor 3 aracının kamerası. Kamera, Apollo 12 astronotları tarafından ay yüzeyinden sökülerek Dünya'ya geri getirilmiştir. Hâlen Vaşington'daki Havacılık ve Uzay Müzesi'nde sergilenmektedir.

Ay'a iniş yapan LM araçlarına monte edilen TV kameralarından biri.

İDDİA 7. Dünya ile Ay arasındaki Van Allen radyasyon kuşaklarının astronotları öldürmüş olması gerektiği.

CEVAP 7.Apollo uzayaraçları'nın Van Allen kuşağından geçme süresi 4 saatti. Bu süre içinde uzaygemilerinin aluminyum alaşımlı gövdesi, uzayadamlarını korudu. Apollo araçlarının rotası da uzayadamlarının radyasyona asgari miktarda maruz kalmasını sağlayacak şekilde hesaplandı. Bunların sonucu olarak Apollo programına katılan bir kişinin aldığı ortalama radyasyon miktarı, 1 rem'in (10 mSv) altında kaldı. Bu doz, deniz seviyesinde yaşayan birinin üç yılda aldığı radyasyona eşittir.[6]

Dünyadaki tüm fizikçilerin (ABD'nin rakibi Sovyet fizikçiler dahil) gerçekten böyle bir tehlike olsaydı bunu görmemeleri mümkün olamazdı. Apollo uçuşları sırasında radyasyon kuşaklarını bulan fizikçi James Van Allen hayattaydı. Eğer o da varlığı iddia edilen komplonun bir parçası değilse, kendi bulduğu kuşakların uzayadamlarını öldüreceğini açıklaması gerekirdi. Tam aksine, Profesör Van Allen, kuşakların astronotları öldüreceği iddialarını "saçmalık" olarak nitelemiştir.[7]

İDDİA 8. Apollo araçlarda bulunan ve 2 kb RAM, 36 kb ROM kapasitede çalıştığı belirtilen ilkel analog bilgisayarın [Apollo Guidance Computer] modern bir elektronik kol saatinden daha az işlem gücüne sahip olması bakımından aya gidişte yetersiz kalacağı.

CEVAP 8. Apollo uzayaraçlarında kullanılan ana bilgisayar, Apollo Guidance Computer (AGC), analog değil dijital bir bilgisayardı. Bu, 1960'lar için ilkel değil gelişmiş bir bilgisayardı. Görevi, Apollo uzayaracının seyir ve komuta kontrol sistemini (PINGS) yönetmekti. AGC'nin işlem gücü, PINGS'i idare etmek için yeterliydi, ancak uzayaracının rotası ve konumu yerdeki ölçüm tesisleri tarafından daha yüksek kesinlikle saptandığından, belli aralıklarla konum ve rota bilgileri yerden güncelleniyordu. Yani Apollo tamamen kendi içindeki bilgisayara bağımlı değildi. Nitekim Ay'a ilk iniş yapan uzayaracı olan Apollo 11, AGC'nin hata modunda olduğu sırada iniş yapmıştır.

Sovyetler'in bilgisayar teknolojisi ABD'ninki kadar iyi olmadığı için, kendi Ay projelerindeki uzayaracı LK'ya seyrüsefer için programlanabilir dijital bir sistem yerleştiremediler. Onların bulduğu çözüm daha basitti, analog bir hesap makinesi, oluşabileceği düşünülen tüm acil durumları belirlenen sırayla dikkate alıyordu. Ancak bu daha basit çözüm dahi Ay uçuşu için yeterliydi.[8]


İDDİA 9. Fotoğraflarda hiçbir yıldızın görünmemesi, yeryüzünde bile yıldızların görüldüğü halde atmosfersiz ortamda yıldızların daha net görünmesi gerektiği iddiası.

CEVAP 9. Tüm ay inişleri gündüz, güneş gökteyken yapıldı. Son derece çiğ bir ışıkla parlayan ay yüzeyi ve diğer cisimleri net olarak fotoğaflayabilmek için fotoğraf makineleri yüksek enstantaneyle çekim yaptılar. Bunun sonucu olarak parlak ışık altındaki nesneler fotoğraflarda net göründü, ancak nispeten soluk yıldızlar görünmedi. Bu durum, gece aydınlık sokak lambalarının altında yıldızların gözükmemesine benzer. Ay'a yapılanlar dışındaki uzay uçuşlarında da, mesela Uluslararası Uzay İstasyonu'nda çeşitli milletlerden uzayadamlarının çektiği fotoğraflarda da aynı durum görülür. Apollo uzayadamlarının çektiği parlak zemine bakmayan az sayıda fotoğrafta yıldızlar gözükmektedir.
BİRAZ KARMAŞIK

28 Ekim 2014 Salı

deneme kutu


Burada Yazanları, kod içerisinden bulup değiştirebilirsiniz!

27 Ekim 2014 Pazartesi

AYA ÇIKILDIMI ÇIKILMADIMI





                              FOTOGRAF ORJİNAL NASA  FOTOGRAFIDIR
       
                              DALGALANAN  ABD BAYRAGI
                             (AYDA  RÜZGAR ESERSE)    




Aya Gerçekten Gidildi mi...

Amerika Birleşik Devletleri'nin Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA, geçtiğimiz 20 temmuzu Aya iniş yıldönümü olarak kutladı... bilindiği gibi bundan kırk yıl önce yani 20 temmuz 1969 yılında Ay yüzeyine iniş yapmak için fırlatılan Apollo 11 uzayda 4 günlük bir yolculuğun ardından Aya iniş yapan ilk uzay mekiği olarak tarihe geçti... ancak İngiliz gazetesi The Telegraph bu konuda farklı görüşler ortaya attı, ünlü gazete1969 yılında gerçekleşen uzay yolculuğu sırasında Aya hiç bir zaman iniş yapılmadığı konusunu dile getiren ciddi kuşkuların bulunduğunu savunuyor, bunun nedenlerini de 10 ayrı başlıkta yayınladı.

Bu arada uzay bilimleri konusunda dünyanın çeşitli ülkelerinde faliyet gösteren kurum ve bilim adamlarının Aya hiç bir zaman iniş yapılmadığı yönünde kritik sürdürme eylemleri de devam ediyor. Ayrıca Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin uzay programı çalışmalarından sorumlu bilim adamları ABD'nin 1969 yılında sözde uzaydan yayınladığı görüntülerin, stüdyoda çekilmiş adi bir hollywood filminden ibaret olduğunu ortaya atıyorlar. Özellikle Rus bilim adamları ABD'nin aya iniş yapma konusunu son derece ironik bir biçimde değerlendiriyor. Ruslara göre Amerikan'ın Aya inme yalanı hala şu anda bile yasak bölge adıyla bilinen Area 51'ci bölgede planlanmıştı..."1969 yıllarında Rusya uzay araştırmaları proğramında Amerika'dan çok daha ilerdeydi, o dönemlerde yeni başkanlığa getirilen Richard Nixon hükümeti Amerikan halkının parmağına bir kısım bal sürdü''... bir yandan Rusya ile silah yarışmasında yoğun çaba harcayan Amerika, dünya kamuoyu önünde uzay konusunda da Rusya'dan geri kalamazdı... daha doğrusu Ruslar tarafından gerçekleştirilen ilk iniş, Amerika'nın savunma teknolojisindeki üstünlüğüne büyük bir darbe vurabilirdi.

Rusya'nın Aya çıkma planları 1969'ların başında gitgide kesinlik kazanmaya başladığı dönemlerde paniğe kapılan Nixon hükümeti Amerikan halkına yaranmak için Navada bölgesinde dev bir stüdyoda Aya inme görüntülerinin çekimi için gizli planlarını devreye soktu.

Gazeteye göre Ayda çekilen görüntülerin orjinal video kayıtları nedense hepsi bir anda yok oldu... sonradan açıklama yapan Nasa yetkilileri, görüntülerin kasıtlı olarak yok edilmediğini, ancak dünyada var olan video kayıtlarının bir çoğunda orjinalden alıntı yapıldığını savunuyorlar. Buna rağmen Amerikada orjinal video ve ses kayıtları üzerinde defalarca inceleme yapan çok sayıda kuruluş... Aya iniş sırasında gerçekleşen canlı görüntülerde onlarca sahte bölümlerin yer aldığını öne sürdü. Özellikle ışık kaynağı ve gölgelerin bir birini tutmadığı, hatta çoğu yerlerde montaj bulunduğunu resmi delillerle ortaya koydular. Orjinal görüntülerin kaybolma sebebi de bu zaten diyorlar... yani orjinal olan, ilk görüntülerdeki sahteliğin üstünü örtmek için görüntüler resmen kaybettirildi diyorlar. Böylece montaj sorumluluğunu kimse almamış olacaktı.

Özellikle Ruslara göre Amerika hiç bir zaman aya iniş yapmadı...11 eylül adıyla bilinen ikiz kulelere yapılan uçaklı saldırılar Ruslara göre yine 51'ci bölgede planlandı. Bu sefer Bush yönetimi dünyanın dikkatini başka yerlere çekmek istedi" şeklinde oldukça önemli iddialar ortaya atıldı. Üstelik Amerikan halkının önemli bir kısmında oluşan bilgi birikimi buna benzer komplo teorilerini destekliyor nitelikte. Bu konu gerçekten uzun zamandır gündemde çok çeşitli iddialar var, benim kişisel görüşüm: daha önceleri Aya gidildiğine kesinlikle inanıyordum... ancak bu kadar görüntüleri inceledikten sonra genel kanaatim yarıya düştü... daha doğrusu: 1969 yılında aya gidilmediğine dair yapılan iddiaların doğruluğuna yüzde 50 ihtimal veriyorum... yani ne gidildi, ne de gidilmedi diyorum... Ancak sonuç ne olursa olsun uzaya kesinlikle gidilmiştir, Aya hangi yılda gidilip gidilmediği bizim için önemli değil... önemli olan ilim dünyası bu yolculuktan neler öğrendi... bizde şimdi bunun nimetlerinden yararlanıyoruz. Amerika o yıllarda olayı biraz aceleye getirmiş olabilir... Rus'lardan önde olmak için, ve bunu kanıtlamak için belkide stüdyodan bazı görüntüler yayınlamış olabilir, biz ona bir şey diyemiyoruz... ancak Aya kesinlikle gidilmiştir... bu da büyük bir ihtimalle 1969 yılından sonra gerçekleşti.

İngiliz gazetesi The Telegraph'a göre, Aya çıkma olayı 20'ci yüzyılın en büyük yalanı olarak tarih sayfalarına geçti...

Ayda hiç bir zaman yer çekimi veya rüzgar olmadığı halde dikilen bayrakta bazen küçük dalgalanmalar gözleniyor... bunun imkansız olduğunu vurgulayan gazete, görüntülerde gece sahnesi varken yıldızların neden arkaplanda yer almadığına dikkat çekti... bunun üzerine NASA'da yıllarca görev aldığını iddia eden uzmanlardan biri reportajda bu soruları şöyle cevaplıyor: bayrakta küçük dalgalanma olayını, hemen yakında bulunan uzay modulünden gelen egzoz gazından kaynaklandığını, arkaplanda neden yıldız gözükmüyor sorusunu da o dönemlerde yıldızları görüntüleyebilecek kameralar bulunmadığını belirtiyor. Nasa tarafından verilen, ayıca resmi olmayan açıklamalar ile yetinmeyen bilim adamları özellikle şu sorular üzerinde duruyorlar...

Peki internet ortamında bir takım görüntülerde astronot Neil Armstrong aya ilk defa ayak bastığı sırada bir anda stüdyodaki tavandan kopan büyük bir metal cisim Neil Armstrong'un sol koluna çarpıyor ve herkes yardıma koşuyor... peki buna ne demeli?... Nasa: "bu gerçekten yerde yapılan deneme çekimleri sırasında yaşanan talihsiz bir kaza. Üstelik yerde birçok prova çekimleri yapıldı, insanlar bunu orjinal görüntülere monte edip dalga geçiyorlar... oysa biz insanlığın hizmetine sunulan büyük bir başarıyı gerçekleştirdik ".

Hesaplamalara göre Ay yüzeyindeki gündüz sıcaklığı 260 ile 280 derece arasında değişiklik gösteriyor. Bu derecedeki sıcaklıkta çekilen filmler erir ve insanlar muhtemelen rahatsız olur. Hatta muhtemelen ölür... Peki ama astronotlar neden bu kadar rahat görünüyorlar?... üstelik Ay'dan getirilen kaya parçalarından bire bir aynısı Antartika kıtasında bile var... birde: İniş modülü Ay'ın yüzeyinden ayrıldıktan sonra roketten çıkması gereken alev görünmüyor... hele hele Nixon hükümeti döneminde tam 6 sefer Aya iniş gerçekleştiği söyleniyor... peki neden sonraki gelen hükümetler döneminde sadece bir kere olsun Aya iniş gerçekleşemedi?. Uzmanların kafasını kurcalayan sorular bununla da bitmiyor... İniş modülünün ağırlığı 17 tondu ve kum üzerinde hiçbir iz bırakmadan duruyor. Halbuki hemen yanıbaşında astronotların kumdaki ayak izlerini görmek mümkün. Modül neden iz bırakmadı.

                                                  YUMUŞAK İNİŞTE SON NOKTA

Ay’ın görünmeyen karanlık yüzündeki hava sıcaklığının eksi 41 dereceye kadar düştüğü... eksi 40 dereceden itibarense cisimlerin kırılganlık derecesinin arttığı biliniyor. Bu sıcaklıkta elektrikli cihazlar çalışmaz, araba akülerini çalıştırmak da zordur. Sıcaktan soğuğa geçerken yaşanan bu ani ısı değişikliği, cisimlerde esnemelere ve kırılmalara sebep olur. Peki ekipmanlar ve astronotlar nasıl bu kadar rahat çalışabiliyorlar?... Nasa: "bütün bu olasılıklar için gerekli önlemler alınır... üstelik yeryüzündeki denemeler yıllar sürdü... uzayda her türlü ısı ortamlarına dayanıklı giysiler kullanıldı... insanlar bu tür saçma sorularla Aya gidilmedi şeklinde asıl gerçekle ilgisi olmayan komplo teorilerini ortaya atıyorlar... oysa biz bunu hak etmiyoruz... ABD, o yıllarda defalarca uzay yolculuğu gerçekleştirdi. Aya iniş yapma konusu da ayrıca bu proğram kapsamında yer aldı".

Çok düşük bir yerçekimi ortamında astronotlar bazen yürüme ile zıplama arasında gidip gelen hareketler yapıyorlar... Televizyon çekimlerinin birinde, astoronotun zıplamak için dizlerini büktüğü ama sonuçta bir kaç adımdan öteye gidemediği gözleniyor. Astonotlar, yerçekiminin 6 kat daha az olduğu bir ortamda, niçin normal bir insanın yeryüzünde zıplayabiliceği kadar bir mesafeye zıplayabiliyorlar?... belliki ince çelik bir halatla stüdyo tavanında asılı duran astronotlar kontrollü bir şekilde yürütülüyorlar... bazı görüntülerde astronotların sırtına takılan ince halatların üzerine düşen ışık yansıması bile var... resimlerin birinde iki metre mesafe ile karşı karşıya duran iki Astronot gölgesinin biri uzunken bir diğeri çok kısa, bu nasıl oluyor?... Nasa: bu resimler üzerinde sonradan montaj yapanlar olmuştur... orjinal resimlerde gölgeler çok makul duruyor... ayrıca engebeli olan zeminlerde gölgeler bir biri ile aynı uzunlukta olmayabilir ''.

Bilindiği gibi yeryüzünden 250 ve 750 mil yükseklikteki mesafeler arasında kalan bölgeye Van Allen Kuşağı ismi veriliyor. Bu kuşak, güneşten gelen radyoaktivite yüklü ışınların dünyaya gelmesini engelliyor. Astronotların, Ay’a gidebilmesi için bu kuşak içinden geçmeleri gerekiyor... burası çok yüksek ısıların bulunduğu kızgın bir tabaka... bir insanın buradan geçebilmesi için, 4 metre kalınlığında bir kurşun tabakasıyla kaplanmış kıyafetlerin olması gerekiyor.

Bunun yanısıra, çekilen görüntülerde astronotların sert bir şekilde dizlerinin üstüne düştükleri birkaç sahne görüyoruz. Peki böylelikle kendilerini büyük bir riske atmış olmuyorlar mı?.. Ya basınca dayanıklı elbiseleri yırtılsaydı?... Nasa:" o elbiseler öyle kolayca yırtılacak elbiseler değil... siz bunları yerde denenmediğini mi sanıyorsunuz?... uzay yolculuğu öyle sıradan bir yolculuk olamaz... her türlü önlem alınır... sonra yolculuğa çıkılır... ayrıca basınç diye bir kavram yok orada... ve siz yüksek dereceli ısıdan bahsediyorsunuz... aslında yolculuk sırasında çok yüksek ısıları unutturacak tehlike ortamları vardır uzayda... ancak insanoğlu bütün bunların üstesinde gelebilecek kabiliyettedir... o mertebeye gelmeden uzaklara zaten gidilemez... belli bir birikim olmadan, ayrıca risk almadan uzay yolculuğu asla söz konusu olamaz". İnsanlık şimdi ışık hızıyla uzayda yol almanın imkanlarını araştırıyor... siz 30-40 yıl gerilerden bahsederken, biz birkaç ışık yılı ileriyi düşünüyoruz... gözümüz hala yükseklerde... ötelerde desek daha doğru olur".

Modül’ün Altında Niye İz Yok?...

NASA’ya göre Ay modülü Ay’a indiğinde motorlarından 3000 Ibs’lik (yaklaşık 1,5 ton) basınç çıkıyordu. Bize anlatıldığı ve görüntülerden anlaşıldığı kadarıyla, Ay yüzeyi tozlu ve yumuşak. Peki iniş esnasında, modülün altına denk gelen kısımda niçin herhangi bir yıpranma, dağılmış yumuşak doku yada itmeden oluşan bir çukur görmüyoruz?... Aynı şekilde niçin Ay modülünün ayaklarında tozlanma göze çarpmıyor?... Yandaki resimde bir başka ilginç nokta da, modülün hemen altında bir ayak izinin bulunması. Peki, tam olarak modülün altına denk gelen bölgeye bu ayak izi nasıl geldi?... Astronotlar bilindiği kadarı ile modülün altına girmediğine göre, acaba stüdyoda çalışan set işçileri, daha önce senaryo çalışması yapan astronotlardan birinin ayak izlerini silmeyi mi unuttular?... Ya da modül eski yerinden kaldırılıp şu an bulunduğu yere mi taşındı?...

Ay’da Atmosfer Yoksa, Nasıl oluyor da arka planda yıldızlar yok?...

Yine yukarıdaki resimde astonotları Ay yüzeyine indiren Ay modülünü görüyoruz. B ile işaretlenen yere baktığımızda gökyüzünde hiçbir yıldızın görünmediğini fark ediyoruz. Madem ki atmosfer yok, niye arka planda parlak yıldızlar gözümüze çarpmıyor?... NASA uzmanları bunu, basit fotoğrafçılık mantığı ile açıklıyor: "Eğer yakın plandaki nesneleri (astronot, ay modülü gibi) odaklarsanız, arka plandaki parlak nesneleri (yıldızları) aynı poz içinde yakalayamazsınız" (A) ile işaretlenen noktaya baktığınızda, ay modülünün karanlık tarafında kalan Amerikan bayrağını net olarak görüyorsunuz. Komploculara göre, bu fotoğraf Ay’da çekilmiş olamaz. Zira, eğer bir cisim Ay yüzeyinde gölgede kalıyorsa, onu görmek imkansızdır. Çünkü Ay yüzeyinde atmosfer yoktur. Atmosfer içindeki hava molekülleri ışığı süzerek yansıtırlar ve yeryüzünde gölgede kalan noktalar bu şekilde görülebilir. Ay’da atmosfer olmadığı için, gölgede kalan bir nesnenin kesinlikle görünmemesi gerekir. Peki, resimdeki bayrak nasıl görünüyor?... Bununla birlikte, Ay yüzeyine düşen güneş ışığı kırılmadan ve süzülmeden geldiği için kör edici bir etkiye sahip. Bundan dolayı astronotlar, güneş ışınlarından korunmak için % 95 altın alışımlı başlıklar takıyorlar. Öyle ise güneşin vurduğu noktaların daha parlak, gölgelerin ise tamamen karanlık olması gerekmiyor mu?... Ama NASA fotoğraflarındaki gölge tonlarının, yeryüzünde çekilmiş fotoğraflardan hiçbir farkı yok.

Resimdeki Artılara Dikkat...

Uzay fotoğraflarında resmi enlemesine kesen küçük artı (+) işaretleri sizin de dikkatinizi çekmiştir. Söz konusu artılar, kameranın bir parçasından kaynaklanmakta ve film ile kamera vizörünün (siperliğinin) arasında bulunmaktadırlar. Bu husus, komplo teorisyenlerinin de dikkatini çekmiş olsa gerek, buradan da ilginç noktalar yakalamışlar. Mesela yandaki resimde işaret ile gösterilen kısımda, nasıl oluyor da resmin yarısı artının önünde, yarısı arkasında olabiliyor?... Yoksa bu artılar, sadece saydam bir plastik üzerine işaretleniyor ve resimlerin üzerine mi yerleştiriliyordu?... belki de bu resimde, dikkatsiz teknisyenlerden biri, plastik bandın kaydığını farketmemişti... resimlerin birinde karşı karşıya gelen astronotların biri arkadşını resimlerken karşıdakinin başlığına yansıyan refleksiyonda neden elinde resim kamerası yok?

Güneş...
Bölgedeki gölgenin, eğer Ay’da atmosfer yoksa ve tek ışık kaynağı Güneş ise, daha karanlık olması gerekiyor. (B) ile işaretlenen arka plan görüntüsünde, ufuka doğru yaklaştıkça karanlığın çöktüğü görünüyor. Bu, atmosferik coğrafyadan dolayı, sadece yeryüzünde olabilecek bir görüntü. Normalde Ay’daki ufuk çizgisinin daha keskin ve parlak görünmesi gerekiyor. Başlıkta (E) ile işaretlenen bölgede ise, gökyüzünde bağımsız bir cisim göze çarpıyor. Farklı resimlerde de göze çarpan bu cisimle ilgili bugüne kadar doyurucu bir açıklama yapılabilmiş değil. Burada devreye, UFO’cular giriyor. Onlar, Ay’a gerçekten gidildiğini ve resimde görünen garip cismin bir uçan daire olduğunu iddia ediyorlar.

Son Kanıt:

Bir Bilim Adamının Bu Teorileri Çürütmek İçin Ay’a İlk Ayak Basıldığının En Büyük İspatı Olan Video Görüntülerini Tekrar İncelemek Ve ABD nin Aya Gitmedi Yalanını Çürütmek İçin Nasa’ya Yaptığı Başvuruya Aldığı Cevap...

GÖRÜNTÜLERİ BULAMIYORUZ...
Ay’a gönderilen APOLLO uzay mekiğinden önce yüzlerce kez denemeler yapılmış ve bu denemeler hep başarız olmuş, onlarca astronot hayatını yitirmiş. Apollo dan iniş için düşünülen modül gönderilmeden önce Ay’a çok yakın iken çekilmiş gerçek resimler mevcut. Fakat bu resimlerden başka hiçbir resim ve belge Ay üzerinde çekilememiştir.
Hatta modülün mekikden çıktıktan sonra ne olduğunu dahi bilen yok...

Yapılan incelemeler sonunda:

Bu resimlerin Apollo gönderilemeden önce yer yüzünde Ay'daki hareketleri tam olarak sağlayabilmek için yapılan simülatör olduğu ortaya çıkmıştır. Evet sonuçta oradaki resimler Dünya ’da çekilmiş , Ay’ın simulatörüdür. Havada kalma mevzusu ise içi su dolu büyük bir cam vanusda yerçekimine alışmak için yapılmış ve resmedilmiştir. Resmin Ay’da çekildiğini söyleseyenler camın yansımasını hesaba katmamışlardı. Sonuç olarak başarısızlığını Dünya’ya duyurmamak isteyen birisi, kendini ıspatlamak için elinden gelen her türlü gayreti sarf etmiştir.

Ay’a basılan ayağın izi ortada yok

Aya seyahatin orijinal görüntülerini incelemek isteyen bilim adamına NASA: "Görüntüleri bulamıyoruz" dedi. "Zaten hepsi tezgahtı" diyen komplo teorisyenleri atağa geçti.

Benim için küçük, insanlık için büyük bir adım..." Neil Armstrong’un 37 yıl önce dünya tarihine geçen bu sözünün artık hiçbir kanıtı yok denildi. O anın orijinal görüntülerinin, NASA’nın Maryland’deki üssünde kaybolduğu ortaya çıktı. Avustralyalı bir bilim adamı tarafından ortaya çıkarılan olay, "ABD Ay’a gitmedi. Görüntüler stüdyoda tezgahlandı" tezini savunan binlerce komplo teorisyenini de sevindirdi. Teorisyenler, NASA'nın sırrını örtbas etmek için kasetleri ortadan kaldırdığına inanıyorlar.

Tarihi önemi çok büyük
Ay’dan gelen görüntülerin tarihiyle ilgili bir araştırma yapan Avustralyalı bilim adamı John Sarkassian, NASA’ya başvurarak kasetleri izlemek istediğini söyledi. Ancak tüm aramalara rağmen kasetler bulunamadı. Hiç kimse kasetlerin yerini bilmiyordu. Bu olay bilim dünyasını ayağa kaldırdı. Bilim adamları şimdi büyük bir engelle karşı karşıya olduklarına inanıyorlar. Orijinal görüntüler, manyetik bantlara kaydedildiği için bozulma riskleri çok yüksek ve bir an önce bulunup dijital disklere kaydedilmeleri gerekiyor. Yoksa, gelecek nesiller, insanlık için büyük adımları sadece bozuk televizyon görüntülerinden izleyebilecek.

Detaylar görülemiyor
20 Temmuz 1969’da gerçekleşen seyahat, NASA’nın zamanın son teknolojisiyle üretilen kameraları tarafından canlı olarak yine NASA’nın Kaliforniya ve Avustralya’daki televizyon istasyonlarına gönderildi. O zamanlar bu görüntüleri işleyecek teknolojisi olmayan televizyon kanalları ise orijinal görüntülerin yansıtıldığı perdelerden çekim yaptılar. Bu nedenle detaylar, orijinallerindeki kadar net olarak görülemiyordu. Manyetik bantlı video kasetlere kaydedilen orijinal görüntüler ise 1970 yılında ABD Ulusal Arşivleri’ne kaldırıldı. Ancak görüntüler, 1984’de hiçbir neden belirtilmeden Maryland’deki Goddard Uzay Üssü’ne taşındı.

Ay toprakları yerine... stüdyoya mı ayak basıldı?
Komplo teorisyenlerine göre aya hiç gidilmedi, tüm görüntüler bir stüdyoda çekildi. ABD, Rusya ile bir uzay yarışına girişmiş, rakip uzaya insan göndererek öne geçmişti. NASA'da buna karşılık, Ay’a gittik yalanını uydurdu. İşte komplo teorisyenlerinin iddiaları: 70 kilo olan Neil Armstrong, yüzeyde derin izler bırakırken, 1 tonluk uzay aracı neden hiçbir iz bırakmıyor?... Astronot gölgede kalmasına rağmen nasıl bu kadar net ve parlak görülüyor?... Güneş gibi çok uzak bir ışık kaynağından bu kadar güçlü bir ışık gelip de taşların bu şekilde gölge yapmasına neden olamaz. Ama stüdyodaki spot lambalar yapabilir.

Bütün dünya aldatıldıysa niçin ?

Komplo teorisyenlerine göre, insanoğlu hiçbir zaman Ay’a gitmedi ve bizler Amerikan hükümeti tarafından aldatıldık. Peki ama neden?... Doğrusu, bunun için öne sürülen sebepler, en az Ay’la ilgili olanlar kadar ilginç. Üç nokta üzerinde birleşiliyor: Para, dikkat dağıtmak ve uzay yarışını kazanmak. Komplo teorisyenlerine göre: Amerikan hükümeti, uzay çalışmaları için 30 milyar dolar harcamıştı. Olası bir başarısızlıkta vergi konusundaki hassas kamuoyu, bunun hesabını sandıkta soracaktı. Giden paraları taçlandırmak için böylesi parlak bir senaryo geliştirildi ve uygulandı. Gururlanan halk, artık parasının peşine düşmeyecekti.

Bir başka iddiaya göre, senaryo kauoyunun dikkatini dağıtmak için geliştirildi. "Wag The Dog" isimli filmi seyredenler hatırlar: ABD Başkanı’nın 12 yaşındaki bir kız çoçuğu ile ilişkisi vardır ve seçimlerden bir hafta önce medya bunu öğrenir. Kamuoyunun dikkatini dağıtmak isteyen Başkan, Arnavutluk’a savaş ilan eder. İşte Ay uçuşları da aynı amaca hizmet ediyor. Buna göre, Amerikan halkının kötü giden Vietnam Savaşı’na yönelik itirazlarını dindirmek isteyen hükümet, sahte Ay uçuşlarını gündeme soktu. Dikkatle bakıldığında, Vietnam Savaşı’nın bitimiyle, Ay uçuşlarının bitirilmesi aynı döneme rastlamaktadır.

Son mantıklı açıklama ise, iddia edilen tezgahın, Sovyetler Birliği ile o dönemde yapılan kıyasıya Uzay Yarışı’nın kazanılmasına yönelik olduğu. Sovyetler karşısında daha fazla rekabet edemeyeceğine kanaat getiren ve aynı zamanda daha fazla para harcamak istemeyen Amerikan hükümeti, bir taşla iki kuş vurdu. Hem yarışa son noktayı koydu, hem de rakibi karşısında yıllar boyu sürecek olan psikolojik bir üstünlük ele geçirdi. Bu, " Tamam biz bu işten çekiliyoruz " demekten daha kolaydı üstelik.

Sonuç...

Bilindiği gibi Amerikanın uzayda yolculuk proğramı 1962 yıllarında başladı... o dönemin başkanı John F. Kennedy NASA'nın yürüttüğü proğrama çok önem veriyordu... proğram öncesi bir dizi çalışmalar yapıldı, 1959 yılında yeryüzünden 40 bin metre yükseklikte X-15 tipinde süpersonik uçaklarla saatte 6400 kilometreye varan hız denemeleri yapıldı... aya ilk ayak basan astronot Neil Armstrong (resimde solda) yine bu uçakları kullandı... böylece ilk roket motorları denenmiş oldu... daha sonra orta menzil uzay uçuşları yapıldı... iyi netice veren bu uçuşların ardından bu sefer uzun menzilli mesafelere Apollo adında birçok deneme modülleri fırlatıldı... yüksek basınçlı ortamlarda insanların yaşayabilmesini öğrenmek için kapsüllerin içinde zaman zaman maymunlar yolculuk etti... başarısız geçen bazı denemeler esnasında çok sayıda astronot hayatını kaybetti...



 ALINTIDIR

SATANİZM NEDİR NE DEYİLDİR





SATANİM NEDİR

Satanizmi benimseyen veya şeytana tapan şahıslar canlı ve cansız alemde yegane gücün şeytanda olduğuna, bir kişinin ne kadar çok kötülük yaparsa şeytana o kadar yakın olunacağına ve derecesinin de o alanda büyük olacağına inanırlar... şeytana yakın oldukları için öbür alemde cehennemde fazla ceza çekmeyeceğini ve şeytanın hizmetlerinde olacaklarından dolayı rahat bir ortamda zebanilik yapacaklarına inanırlar. Satanizm bir din degil daha çok bir felsefe olarak tanımlanabilecek bir kavramdır... öncelikle Hiristiyanlığa kafa tutan, genel anlamda tüm dinlere karşı alternatif bir din olarak ortaya çıkan geçmişi çok eski olmakla birlikte kimliğini yeni kazanabilen bir harekettir. Bu akımlara modern protesto hareketide denebilir... temel inançları 21 satanist nokta, 9 büyük yasak, ve 9 bildiri olarak ele alınır. Batının genelde zengin aileleri tarafından Hiristiyanlığa tepkinin ürünüdür satanizm... tüm felsefesi Hiristiyan ögretisinin zıttı olacak şekilde tasarlanmıştır. Ayrıca intikam ve kin gibi genel ahlak çizgisinin dışındaki şeyleri kural olarak benimsemiştir.


"İnsan bencil, çirkin, habis, yani kötü huylu ve korkulması gereken bir varlıktır... kötü olan şeytan değil aksine insanın kendisidir... amacımız şeytanı memnun etmektir..." bu sözler abd'de şeytan kilisesinin kurucusu Lavey'e aittir... antik satanizmde doğaüstü güçlerle ilişki kurma, büyü kullanma özelliği ön plandadır, gizli güçlerle bağlantılarının olduğuna inanırlar. Modern satanizmde ise uyuşturucu, seks ve sert müzikle dinlerdeki günah anlayışına başkaldırı ön plana çıkıyor. Günümüzdeki satanistler ister Amerika Birleşik Devletleri, ister Mısır, ister Türkiye'de olsun, ortak bazı ritüeller gösteriyorlar... giyim kuşam, saç sakal şekli, ibadet biçimleri, intihara yürürken geride bıraktıkları aynı mesaj, satanizmin serseri hareketi değil, ideolojik temelleri olduğunu gösteriyor, organize bir şekilde çalışıyorlar... özellikle internet sitelerinde çok hareketliler... bu yüzden çocuklarımıza dikkat etmek lazımdır... gençlerin aklını çelen web sayfalarını yoğun bir şekilde kullanıyorlar.

14-22 yaşlarında her bir satanist genç, bunlar birer satanizm uzmanıdırlar hatta bu konuda kitaplar önerirler, fikir tartışmaları yaparlar, kendilerini bir sosyal hareket, alt-kültür faliyeti olarak algılıyorlar. Satanistler ölümsüzlük, kıyamet, hayatın cehennem olduğu, ölümün gerçek boyuta geçiş olduğuna inanırlar, şeytana tapar gibi gözükmekle birlikte, asıl amaçları şeytanı yok edip dünyayı ele geçirmektir... dini kitapların üstüne aykırı eylemler yaparlar, hatta "eminim şeytan bizi seyrederken kıskanıyordur" derler, kendilerini üst düzey bir klan gibi hissederler, kendileri dışındaki insanları da aptal birer mahluk olarak görürler. Ancak toplumumuz, medya sayesinde " kolları döğmeli, kulakları küpeli, metal müzik dinleyen, siyah t-şört giyen" herkesi satanist olarak damgaladı.


Şeytanın yaptırım gücü var mı?

Şeytan bizim kültürümüzde gurur, kibir, bencillik gibi saplantıların esiri olmuş durumlar için kullanılan bir kavramdır... kelime olarak şeytan 'şatane' fiilinden türemiştir, 'uzak olmak' anlamına gelir.... insanı Allah yolundan uzaklaştıran herşey şeytanlık olarak tanımlanabilir. Kur'an-ı kerim'e göre, şeytan vesvese vererek insanı kötülük yapmaya sevkeden bir güçtür, insanın ruhunda çoraklaşma varsa, şeytan bunu işletir, hedeflediği insanı o insanın gücü ile vurur, çirkin şeyleri güzel gösterir, tuzak ve hilelerle hareket eder. Şehvet, nefret, intikam, hırs, sevgi, korku, öfke, şiddet gibi duyguları değerlendirmede yanılgıya düşürür, "şeytanın hilesi cidden zayıftır" (nisa, 4:76) ayeti insan aklının değerini ortaya koymaktadır. İnsanın nefsi sürekli kötü şeyleri emreder ve insanı onlara meylettirir, kişinin vicdanında neyin iyi neyin kötü olduğunu söyleyecek bekçi yoksa ve kişi kötü şeyler ile iyi şeylerin arka planını görecek ve duygusal zekaya sahip değilse, içi o isteklerine meyleder... islam inancına göre bu meyil içerisindeki insana şeytan kötülükleri süslü ve güzel gösterir. Hırsızlığa, yalana, şiddete kılıf uydurur, sevimli gösterir... ancak şeytan insanın hür iradesine hükmedemez.

"Ateist olma, satanist ol" ne demek...

Satanistlere göre materyalizm yanlıştır, ateizm aklen mümkün değildir, bu kadar mükemmel sanatlı ve kusursuz evreni var eden bir dış güç olması mantığın gereğidir. Satanistlere göre öldükten sonra insan yok olmaz... dünya hayatının cehennem olduğuna, ölümün gerçek boyuta geçiş olduğuna inanırlar. Bu nedenle kolayca intihar ediyorlar veya sevdiklerini kurban ediyorlar. Kedi-köpek katletmek, ibadetlerle dalga geçmek, kutsal nesneleri aşağılamak, kurban seçilen insanlara işkence ve tecavüz, grup seksi, uyuşturucu kullanımı, karabüyü ve büyü ayinleri yaparlar... vazgeçemedikleri şeyler siyah, karanlık, ve sert müziktir... black metal, heavy metal gibi müzik türleri, bu müzikte civciv çiğneyerek dans etmek (ozzy osborne), satanistlerin kendinden geçme yani orgazma benzer ritüelleridir. Aslında sert müzik satanistlerin iç sıkıntısının çığlığıdır... orgazm, devam ettirememenin öfkesi ve şiddeti ve umutsuzluğudur.

Satanizm neden yaygınlaşıyor?

"inançta büyü vardır" diye bir söz vardır... inanç insana çok aykırı şeyler yaptırabilir, eğer inanç sisteminde ahlak norm ve değerler yoksa veya yanlış ahlaki normlar taşıyorsa, o doğrultuda hareket edecektir. Yaptığının doğru olduğuna inanan bir genç başkalarını da buna inandıracaktır. Pasteur "tabiat boşluktan nefret eder" demektedir... demekki bir toplumda inanç boşluğu varsa, bu aykırı inançlarla doldurulacaktır... işte satanizmde de semavi dinlerin amentüsü, satanizmin amentüsü ile yer değiştirmiştir. Satanizm küreselleşmenin nimetlerinden yoğun bir şekilde faydalanan hayat standardı yüksek zengin çevrelerde yaygınlaşmaktadır... özellikle çocuklarını kendi hallerine bırakan ailelerde, sevgi ve disiplini beraber vermeyen ailelerde satanist meyveler alınmaktadır. Parçalanmış aileler ile alkol ve uyuşturucu madde kullanımının onaylandığı topluluklarda daha çoktur... gencin azarlandığı, aşağılandığı ailelerde, topluma ve aileye karşı öfke olarak satanizm gelişmektedir. Eğer bir ailede gençlere değer verilmezse, onunla zaman geçirilmezse, ana baba çocuğunun omuzuna elini atamıyorsa, sevgi dolu bakışla, tebessümle, güzel sözlerle iletişim kuramıyorsa.. birgün o ailenin çocuğu satanist olursa şaşmayın.

Kübün dışına sızanlar...

Şu anda toplumda manevi çoraklaşma, ahlaki yozlaşma ileri boyutlarda vardır... çirkin ahlakın kötü neticelerinden biri de satanizmdir... burada dindar bilinen insanların da büyük hataları vardır... din adına hareket eden kimselerin dünyalık peşinde koşmaları, ticari hayatta çıkar ilişkisinde acımasız bir kapitalist gibi davranmaları, Allah'ı değil nefsini memnun edenler gibi yaşamaları gençlere kötü örnek oluşturmaktadır. Toplumda çarpıcı bir sosyal çatlama, toplumsal kriz ve kırılma döneminden geçiyoruz... gençlere emretmeyen, onlara örnek olan, dostça, akıllı, hoşgörülü davranan, onlara zaman ayıran bireyler olmalıyız... çocukları eğitirken hatalarımızı düzeltmeliyiz.


Mü'min bir insanın en büyük amacı Allah'ı memnun etmektir, materyalist bir insanın amacı nefsini memnun etmek, satanist bir bireyin amacı ise şeytanı memnun etmektir... bir zamanlar yezidiler, antik satanizmin bizim topraklarımızdaki temsilcisi olmuşlardır, şeytana 'melek-i taus' derler... Hz. Ali'nin insan bedenine bürünmüş tanrı olduğuna inanırlar. Mardin-Midyat'ta çok az sayıları kalan yezidler "şeytan ile tanrı eşitti... sonra tanrı şeytanı kıskandı ve kutsal özelliklerini elinden aldı" diyorlar ve şeytanı tutuyorlar... insanların her türlü kötülüğü şeytana mal ettiklerini, asıl kötünün insan olduğunu savunuyorlar. Birde bunun modern satanizm versiyonu vardır... modern satanizm için, 1966 yılında Rosemary'nin bebeği isimli kitap ve film başlangıç noktası oldu. Şeytan tarafından gebe bırakılan ve deccal'i doğuran kadını anlatan filmin yapımcısı bir yıl sonra öldürülecekti. Bu filmde 'karabüyü danışmanı' rolündeki kafkas kökenli Anton Lavey (1930) ise, sonradan şeytan kilisesini kurdu ve baş rahip oldu. Şeytanın kutsal kitabında Lavey şunları söylüyor: "şeytanın çağıdır bu çağ... şeytan dünyayı yönetiyor."

Grubun amacı, 'bireyselliğin bütünleştirilmiş enerjisini toplayıp doğanın karanlık güçlerine ulaşmak... bu amaca ulaşmak için ilhamını büyü ve metafizik güçlerden almak bu yüzden' 666 rakamını uğurlu sayarlar. Geçen yıllarda Ataköy'de beraber ondördüncü kattan kendilerini bırakan Alp ve Aslı adında gençler, yazdıkları mesajda "biz buraya ait değiliz" diyorlardı. Biri ondört, diğeri onyedi yaşındaki derslerinde başarılı bu iki gencin ekonomik sorunları yoktu... bir ritüel gereği kedi yerine arkadaşını öldürenler ile satanizm bir kez daha ülke gündemine taşınmıştı. Bütün bu gençlerin ortak özellikleri satanizm inancına bağlı olmaları, öte yandan Amerika'nın Kaliforniya bölgesinde "yüce kaynak tarikatı"na mensup 39 satanist, toplu intiharlarında, "biz buraya ait değiliz" diye not bıraktılar... satanistler internetteki sitelerinde Türkiye'de sayılarının ellibin olduğunu söylüyorlar... bu korkunç bir rakam, eğer bu doğru ise, pkk'da bile böyle bir genç ordusu olmadığına göre, Türkiye'yi yönetenler kafalarını ellerinin arasına alıp iyice düşünsünler ve kendilerini sorgulasınlar.

Fransızca bir kelime olan "satan" kelimesinin Türkçe karşılığı "şeytan"dır... Fransız dil uzmanlarını çalıştıran Türk emniyet teşkilatı, kelimenin kökenine kadar inmiş... satanizm ise şeytana ve kötülüğe gösterilen bağlılık ve onları yüceltme demektir... geniş anlamda "Hiristyanlık dininin kurallarının değiştirilmesi" anlamına da gelir... ayrıca satanizm diğer anlamıyla da Tevrat' tan gelir ve " karşı çıkan" anlamındadır.

Satanizm akımını kuran ve onu bir doktrin olarak empoze eden ve onu bir din olarak ilan eden kişi Amerikada kara papa lakaplı Sandor Anton Lavey isimli bir şahıstır... Lavey 11 nisan 1930 yılında ABD de doğmuştur, kafkas kökenli bir aileden gelen Lavey önce aslan terbiyeciliği, polis fotoğrafçılığı, kriminoloji uzmanlığı, oyunculuk ve hipnotizörlük yapmıştır, 5 yaşından itibaren müzikle uğraşmış, yıllar sonra elektronik müziği seçerek synthesizer teknolojisi üzerinde çalışmalar yapmıştır, sonra majikal müziği ararken okult müzik adını verdiği parçalar bestelemeye başlamış... ona göre insan, egoist, çirkin, habis ve korkulması gereken bir varlıktı... kötü olan şeytan değil, aksine insanın kendisi idi ve kötülüklerini şeytan adının ardına gizliyordu.

Lavey 30 nisan 1966 tarihinde ABD nin San Francisco kentinde şeytan kilisesi'nin (satanik kilisenin) açılışını yaptı... örgüt, seçkin, zengin, eğitimli, üretken, eksantrik kişilerden oluşuyordu şahsın 1997 de 67 yaşında ölmesinden sonra şu an ki liderliğini Amerika' lı bir kadının yaptığı bilinmektedir. Ayrıca satanistler Lavey' in yazmış olduğu "the satanik bible: (satanik incil)" ve "satanic verses (şeytanın ayetleri)" isimli kitaplara inanırlar, Amerika'da en son olarak bilinen bir kiliselerinin ve yaklaşık 20 bin üyelerinin olduğu bilinmekledir.

Lucifer, beelzebub, iblis ve karanlıklar prensi gibi isimler ile tanımlanan şeytan' ın çeşitli sembolleri bulunmaktadır. Fakat sembollerin en önemlisi pentagram adı verilen beş uçlu yıldızı, kollarını açmış bir adam olarak ifade etmek mümkündür.
Ayrıca Lavey "satanizmin temel ilkeleri" isimleriyle yazdığı kitabında şeytanı tanımlamış ve onun müsamahayı, realiteyi, duru ve temiz bilgeliği, nezaket ve kibarlığı temsil ettiğini söylemiştir... burada Lavey' in şeytanı sevimli hale getirme uğraşısı açıkça hissediliyor. Lavey' in şeytanı bu şekilde yorumlaması ilginçtir... o, kötülüğün ve şerrin kaynağı olarak bilinen şeytana, başka bir urba giydirerek sevimli hale getirme uğraşısı içinde gibidir... Lavey şeytana sadece güzel olan şeyleri layık görmemiş, bazı olumsuzlukları da nispet etmiştir, o nazik olduğu yerde aşırı serttir, hoş gördüğü anda baş kaldırıcı ve asidir. Lavey birgün etrafındakilere: Allah' ın iyi şeytanın kötü olduğunu dikte eden bir çevrede yetiştiklerini, iyi ve kötüyü, insanların kendi amaçlarına uydurup kullandıkları, rotatif terimler olduğunu söylemektedir, işte şeytan bu seçim gücünün sembolüdür.

Satanistlerin belirleyici özellikleri :

Satanistlerin ortak özelliği giyimlerinde siyah ve kırmızı renkleri tercih ederler... deri pantolon, şeytan başlıklı t-şörtler, abartılı gümüş takılar, yaz kış postal ve çizme giyerler, kiliselerde yapılan ayinlere katılırlar, çünkü satanistler kiliseyi şeytan için en iyi arkadaş görürler. Çoğunluğu yukarıda da belirtildiği üzere satanistliğin Hiristiyanlık kurallarını aşağılamak için değiştirilmesi amacını taşıdığından ters haç takarlar. Kıyafetlerinde satanist amblemleri göze çarpar... bu amblemlerin en önemlisi çift daire içerisindeki yıldızdır, diğerleri ise hayali çizilmiş insan ve hayvan karışımı yaratıklardır. Özellikle geceleri karanlık kuytu yerlerde ve mezarlıklarda toplanıp ayin yaparlar ve lider olarak kabul ettikleri Anton Sandor Lavey' in kitaplarını okurlar... metal müzik satışı yapan kasetçilere ve kafelere takılırlar.

Kedi kanı içerler ve bununla ölümsüzlüğe ulaştıklarını iddia ederler... satanistlerin nihai hedefi şeytanı da yenerek sonuçta dünyayı ele geçirmektir. Rakamlardan 7, 13, 666 sayıları, ayrıca keçi, şarap ve ekmek onlar için kutsal olarak bilinir... özellikle 13 rakamının kaza bela getireceğine inanırlar. Bütün dinler ve bütün kutsal kitaplara karşı aşırı bir saldırganlık içerisinde olurlar... guruba dahil her üyeye bir mitolojik isim verilir, özellikle yunan tanrı ve tanrıçalarının isimleri ile mitolojik kahramanların isimleri verilir, satanistler kendileri dışındaki herkesi, bilinçsiz, bilgisiz ve aptal görürler.


Satanistlare göre...
şeytan yasaklayıcılığı değil, affediciliği temsil edermiş... şeytan boş hayallerin değil, asıl gerçekliğin temsilcisidir...
şeytan ikiyüzlülüğü, hilekarlığı değil, bilgeliği temsil eder... şeytan nankörler için boşuna harcanmış sevgiyi değil, hak edenlere gösterilen şefkati temsil eder... şeytan kötülere karşı öbür yanağı dönmeyi değil, intikamı simgeler... şeytan bazen insanı, bazen de hayvanı temsil eder, bazen daha farklı bir yaratık olarak dört ayak üzerinde yürüdüğü farz edilir... şeytan günah diye nitelendirilen fiziksel, akli ve duygusal zevklere neden olan tüm zevklerin simgesidir... şeytan kilisenin şimdiye dek sahip olduğu en iyi arkadaşıdır... şeytan barışçı değil savaşçıdır... kötülüklere karşı suskun kalmak yerine, intikam almayı öngörür... günah diye nitelendirilen, fiziksel, akli ve duygusal tüm zevklerin simgesidir.

Satanizm' in ilkeleri:

Lavey’ in yazmış olduğu the satanik bible isimli kitabında satanistlerin hayat kurallarını şu 11 madde şeklinde sıralamıştır;

size sorulmadığı sürece fikirlerinizi kimseye söylemeyin, içinde bulunduğunuz sıkıntıları, mutlaka duymak isteyenler dışında kimseye açmayın... bir başkasının evinde misafirseniz ev sahibine saygılı olun veya daha işin başında oraya gitmeyin. Sizin kendi evinizdeki misafir sizi rencide eder, canınızı sıkarsa sizde ona karşı zalimce davranın, karşı cins açıkça davet etmedikçe karşınızdaki insanı taciz etmeyin ve cinsel ilişkiye girmeyin. Problemi çözüp birini derdine çare olmak gibi bir mesuliyetin haricinde siz ile ilgisi olmayan hiçbir işe burnunuzu sokmayın... kendi emel ve arzularınızı gerçekleştirmede, şayet sihrin gücünü kullanarak başarılı olduysanız mutlak suretle sihrin hakkını verin, onun gücünü kabul edin. Sizinle alakalı olmayan hiçbir şeyden şikayette bulunmayın. Küçük çocuklara ve vahşi hayvanlara zarar vermeyin. Açık yerlerde yürürken kimseye zarar vermeyin, eğer birisi sizi rahatsız ederse ona, bunu yapmamasını söyleyin, eğer hala buna devam ederse onu ortadan kaldırın.

Satanizmin yayılma stratejisi : ilk defa üye olacak kişiye nasıl davranırlar...

1-Sempatizan: bu tür işlere ve eylemlere meraklı tipler zaten birer satanist adayıdır... bunlar belirli bir şahısın etrafında toplanmaya başlarlar... onun gibi giyinme, onun gibi konuşma, benzeri hareket ve tavırlar takınmaya başlarlar.


2-Adaylık: satanist guruba takılan bir kişi onlarla birlikle hareket etmeye başladıktan sonra bu gurup içinde bulunan ve gurubu gözaltında bulunduran kişi, belirli kıvama gelen kişileri seçmeye ve onlarla ilgilenmeye başlar... kendisi ile ilgilenildiğini anlayan kişi kendisini daha fazla önemsemeye başlar, eğitimci tabir edilen gurupla ilgilenen şahıs ilgilendiği kişilerin sosyal ve ekonomik durumları ile yapabileceği işlerin hangi derecede olduğunu anlamaya çalışır... yani gruplarına katılmaya çalışan şahısları kendilerine bir kötülük amacıylamı yoksa bilerek ve isteyerek mi girdiğini sınamaya başlar.

3- kölelik: grup içerisindeki lider konumunda bulunan şahıs artık kurbanı etkisi altına almaya başlamıştır... bu kişinin her dediği yapılır ve o örnek alınır, sözünden dışarı çıkılmaz, maddi ve manevi yönden gurup lideri beslenmeye başlanır... örnek olarak bu şahıs sizi birisinin kötülüğünden koruyorsa sizde ona yemek söylersiniz veya hediye vermeye başlarsınız.

4– eğitim: şahıs yavaş yavaş satanist olmaya başlamıştır, fakat bu hiçbir zaman karşı tarafa söylenmez, ilgilenen kişi kurbanın fiziki yapısına göre savaşçı, düşünce yapısına göre filozof, her iki özellik bir arada varsa yaylımcı kadroya dahil eder, veya büyü ve ayin işlerine meraklı bir kişiliğe sahipse büyücü veya ayinci olarak yetiştirirler... zeka ve kabiliyetlere göre tüm faaliyetlere katılıp eğitimci olunur.

5- eğitim sürecinin tamamlanması, buna vampirlikte denilebilir... artık şahıslar güneş ışığından sıkılmaya, güneşe çıktığında vücudunun yandığını hissetmeye başlamıştır... bundan böyle şahıslar kötülük yapma derecesini yükseltmeye başlarlar... hoşlanmadığı veya kendisine zarar verebileceğini düşündüğü kişilerin enerjisini çekmeye çalışır... kendisine gönderilen kötü enerjileri geri göndermeye ve karşı tarafa savaş açmaya başlanır, 16 ve 17'ci kademeye kadar bu eğitim ve kendini geliştirme çabaları bu şekilde devam eder. 32'ci derecede artık bir cadı veya bir vampir derecesine gelmiş şahıs gelebileceği en üst makamda bulunmaktadır. 33 ve en son derece olan şeytanın oğlu olabilme en nihai derecedir.

Satanistlerin ayinleri :

Satanist ayinleri her ayın 13 de genellikle karanlık binalarda, mezarlıklarda ve ormanlık alanlarda tam gece yarısı ve genellikle yedi kişinin katılımıyla kara teke ismini verdikleri gurup liderlerinin öncülüğünde yapılır... karateke üzerine satanist amblemi taşıyan siyah bir cübbe giyer... bir masa üzerine ters haç veya pentagram işareti çizilerek ortasına gümüş bir kupa konur... dünyada yaşayan iki canlı olan kedi ve keçinin kanının sadece negatif iyonu taşıdığı, keçinin kendileri için kutsal sayılması, kedinin ise nankör olduğu için düşman olarak görürler ve kedinin boğazını keserek kanı kupanın içerisine akıtırlar... önce gurup lideri ardından da üyeleri kanı içerler... pozitif iyon taşıyan insan kanı, kedi kanı ile birleşince insanda rahatlama olur ve bu rahatlama devam edene kadar ayin devam eder... bazen de black metal veya death metal müziği eşliğinde toplu ve bir arada seks yapılır.

Bu ayinlerde gön, kedi kanı, kara ip, şarap, kılıç, zil ve mum gibi bazı ritüelleri kullanırlar... Lavey' in satanik incil' de bahsettiği bütün argümanların mutlaka bulunması zorunluluğu yoktur. Bir miktar para, şilte, gonlar siyah cübbe, kadeh ve kılıçların konulabileceği özel bir şey olmayabilir... ihtiyaç duyulan şey sadece sessiz bir yerdir. Satanist kilise bu durumdaki bir sataniste şu tavsiyede bulunur... mumu yakın ve önünüze koyun... dik oturun derin nefes alın ve sakinleşin... şuurunuzu, tüm dış düşüncelerden temizleyin, aleve bakarken içinizden veya yüksek sesle "karanlığın efendisi... ben hazırım, senin gücünü hisediyorum, ben şeytanın sahiplendiklerinden birisiyim, "selam şeytan" deyin der... yapılan ayinlere yabancılar katılamaz... ayin esnasında olanlar başkalarına anlatılmaz... anlatanlar ise cezalandırılır. Bu cezalar vücutta sigara söndürme, elleri ve ayakları arkadan bağlanarak kafaya boş bir teneke geçirilir ve şahıs çıldırana kadar tenekeye su damlatılır... diğer bir ceza ise kadınlar tarafından uygulanan hadım etmelerdir.

Türkiye' de satanizm:

Satanizm, Türkiye'de ilk olarak internet' le yayılmaya başladı... daha sonraları heavy metal grupları vasıtasıyla ilk adımlarını atarak özellikle gençler arasında yayıldı... şeytana tapanların çoğunluğunun gelir seviyesi yüksek vatandaşların çocukları olduğu, bu çocuklarında din ve öteki kutsal değerlere karşı oldukları bilinmektedir... gençlerin bu işe başlaması önce bu müzikleri dinlemesi ile başlar, sonra ise masum görünümlü arkadaş gurupları içerisinde satanist inancı yavaş yavaş empoze edilir...

Ülkemize bir başka giriş şeklide internet’ in dünyada sonraları da Türkiye'de yaygınlaşması ile birlikte iyice taraftar topladı... özellikle maddi durumu iyi olanların bu iş içinde olmasının nedeni evlerinde bilgisayarı ve kendisine ait bir odası olan gençler eğlence için internete bağlanarak "chat" denen karşılıklı sohbetler yaparlar... chat'leşme esnasında satanistlerin ilginç chatları ile karşılaşır ve sohbete başlarlar... bu ilk adımdır... sonra satanistler bu şahısa çeşitli bilgiler verir... mesela: satanizmin geçmişi ve geleceği, bulunduğu ildeki kendilerine yakın müzik marketleri, bazı şahıslar ve adreslerini vererek bunlarla bağlantı kurmalarını isterler ve böylece hedeflerine ulaşırlar.

Türkiye'deki yayınları: non serviam, şebek (köprüaltı), ölüm ve cenaze, mahşer, aşk ve şarap, shamain, kadavra zine, piramit zine, mazine, sombre, toprak, rockline, mat gibi dergiler satanistlere hitap eder.

Türkiye'deki müzik gurupları: satanic verses, ehrimen, witchtrap, pagan, shamain, asceraus, sarkofokos, sagu, hezzihill, mopheus, death out gibi yerli heavy metal gurupları. Ayrıca ülkemizdeki şimdi ki eylemi planları Sultanahmet Camii' nin yıkılması taksimde cami yapılmak istenen meydanın işgali, el yazması bir Kur'an-ı Kerim' in yırtılarak klozete veya denize atılması, kaşıkçı elması' nın çalınması, kendilerine muhalif olup zarar verebilecek insanların şeytana kurban edilmesi, gücü ellerine geçirdikleri zaman ise din ayırımı gözetmeksizin bütün ibadethaneleri tahrip edeceklerini, ayrıca Hitler faşizmini benimseyerek Türkiye' yi yabancı ırklardan temizleme gibi planları vardır... faliyetlerinin yoğun olduğu iller arasında Istanbul, Ankara, Izmir, Adana, Antalya, Bursa, Eskişehir ve Kayseri de yer alıyor.

Laveyan Satanizm, satanist akımlar içerisinde kilisesi, yazılı törenleri, bayram günleri, din adamları olan ve organize bir din sayılan tek akım Laveyan Satanizm'dir. Laveyan Satanizm Hiristiyanlığa tepki olarak gelişmiştir. Şeytani İncil, Şeytan Kilisesi, ters haç gibi önemli Lavey öğretisinde rastlanan kavram ve ritüellerin Hiristiyanlıkta doğrudan karşıtları vardır. Buna dayanarak, Lavey'in Satanizminin Hiristiyanlık kökenli bir akım olduğu söylenebilir. Laveyan Satanizm Hiristiyanlıktan doğmakla birlikte diğer Satanist akımların İbrahimi dinlere olan karşıtlığını paylaşır. Sosyal Darwinizm, objektivizm, ateizm, hedonizm ile önemli ölçüde benzerlikler gösterir.

                                                                ALINTIDIR

14 Ekim 2014 Salı

ANİME

http://www.animefilmizle.com/anime/izle/rurouni-kenshin-bolum-1-turkce-altyazili-480p-anime-izle/9327



                                http://www.animefilmizle.com/anime/tanitim/rurouni-kenshin/286

                                                                        TR ALTYAZI

KILIÇ USTASI  BEN ÇOK EYLENEREK İZLEDİM TAVSİYEMDİR 
İKİ ADET BAGLANTI VERDİM   UMARIM SIKITI OLMAZ  İYİ SEYİRLER  XDD